Aziz Karaca Yedi yıldır mevcut iktidar kadrosunu alkışlayan kalabalıklar ile alkışlanan kadronun mal varlıkları arasında ciddi bir ters orantı var.
Alkışlayanlar sürekli eridiği halde alkışlananların servetinde lahana misali kat kat oluş söz konusu.
Alkışlayanların elinde–avucunda ne varsa güneş görmüş kar topu gibi yok olduğu halde alkışlananların yat sayısında, kat sayısında, araba sayısında müthiş bir artış var.
Hatta sadece alkışlayan kitlelerin değil,koskoca ülkenin, doksan yıllık Türkiye Cumhuriyetinin, binlerce yıllık Türk devletinin binlerce yıllık birikimlerinde ciddi erimeler, ciddi, çürümeler, ciddi el değiştirmeler yaşandığı halde yedi yıldır bu devleti idare eden kadronun servetinde ciddi şişmeler göze çarpıyor.
Kamuya ait mallar, arsalar, araziler, kuruluşlar, maden yatakları bir bir elden çıkıyor, eriyor, yani devlet fakirleşiyor yedi yıldır iktidar olan kadro durmadan zenginleşiyor.
Yedi yılın sonunda manzara şu; AKP iktidarı ve yakın çevresi deveyi hamutuyla götürmüş ve alkışların devamını sağlamak için de devenin kulaklarını alkışçılara pay etmiş.
Devenin kulaklarına razı olan,elinde–avucundakilerin erimesini kaderden sayan kitleler,kitleleri alkışlamaya teşvik eden hacılar–hocalar gözlerini kapayıp vazifelerini yapmaya devam ediyorlar.
Yedi yılda Karunlaşan Harunların listesi herhalde ciltlerce kitap oluşturur.
Bizim bu gün dile getirmeye çalıştığımız bu gerçeğe kabinenin içinden biri dikkat çekmişti ama yandaş medya hızla üstünü örttü,milletten sakladı.
Son kabine revizyonunda başbakan yardımcısı olan sayın Arınç yaklaşık olarak şunları söylemişti;
“Ben şu kadar yıllık avukatım,şu kadar yıllık siyasetçiyim, yine de bir sağlam araba almak için bankadan kredi kullandım,beraber yola çıktığımız bazı arkadaşların servetleri beni hayrete düşürüyor”.
Yedi yılda Karunlaşan Harunlar ve yedi yılda sahip oldukları mal varlıkları,kamu kaynakları, iş sahaları buharlaşan alkışçı kitleler…
Bu tersine vaziyet de bizi hayrete düşüyor sayın Arınç.