SEALDREAM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SEALDREAM

SANATIN SONSUZLUĞA SELAMI-DÜŞLERİNE DOKUN-AMA BÜYÜSÜ BOZULMASIN
 
AnasayfaİNTROGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 KENDİLERİ ISLAH OLMAMIŞ DERE Mİ ISLAH OLACAK

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ÖZGEYLANİ
Süper Modoratör
Süper Modoratör
ÖZGEYLANİ


Mesaj Sayısı : 603
Kayıt tarihi : 24/07/09
Yaş : 66
Nerden : MERSİN-TOROSLAR İLÇESİ

KENDİLERİ ISLAH OLMAMIŞ DERE Mİ ISLAH OLACAK Empty
MesajKonu: KENDİLERİ ISLAH OLMAMIŞ DERE Mİ ISLAH OLACAK   KENDİLERİ ISLAH OLMAMIŞ DERE Mİ ISLAH OLACAK EmptyÇarş. Eyl. 16, 2009 12:00 am

1998 Ocak ayında, literatüre ‘Great Icestorm’ olarak geçen Montreal buz fırtınası felâketinde oradaydım. Buz yağmaya başlamadan önce, hava gündüz eksi 30, gece eksi 40 santigrad civarıydı. Ve bir hafta süren buz fırtınası başladı.
Ağaç dalları, binaların dış yüzeyi, arabaların üzeri birkaç saat içinde kalın buz tabakasıyla kaplandı. St Laurent nehri taştı. Montreal’e elektrik veren üç ana direk buzun ağırlığından yıkılınca şehrin elektriği kesildi. Binalar elektrikle ısındığından kaloriferler de söndü.
Şakası yok, Kanada kışından, eksi 30-40lardan bahsediyorum. Elektrik yok, ısınma yok. Her bir ağaç dalı kristalden fil bacağı gibi olmuş, asırlık ağaçlar kırılıp devriliveriyor.
Koca Montreal, o elektronik medeniyet, 24 saat içinde çatır çatır çöktü. Arşivlerden görüntüler için aşağıda link verdim.
Buz fırtınası felaketinde, devlet ilk 24 saat içinde derhal organize olarak şunları yaptı:
-Önce buzlu yollar hemen açılmaya başlandı.
-Bina cephelerini kaplayan buzu kırmaya, dalları kırılan ağaçları kesmeye başladılar. İkinci gün Amerika’dan da itfaiyeciler, askerler yardıma geldi.
-Radyolar sürekli her semtteki sığınakların (shelter) adreslerini yayımladı. Herkese, evlerini terkederek sığınaklara yerleşmeleri tavsiye edildi. Yaşlılar tek tek evlerinden toplanıp, sığınaklara götürüldü.
-Şehrin elektriği kesilmeyen bazı banliyölerinde sıcak yemek servisi yapan restoranların adresleri anons edildi.
-Kanada’da her evde en az bir buz hokeyi oyuncusu, her oyuncunun da en az iki kaskı olduğu bilindiğinden, halka sokağa çıkarken kask kullanmaları önerildi (kask takmayan birkaç kişi kırılıp düşen ağaç dalları yüzünden öldü).
-Evden çıkmamakta ısrar edenler, günde iki kez kapıya gelen itfaiyecilere tekmil verdi. İtfaiye, listede o adrese kayıtlı herkesi görmek, sağlığından emin olmak istedi.
-Radyo aracılığıyla, insanlar arasında korkunç bir ‘dayanışma ruhu’ yaratıldı. Şömineli evlerde oturanlar, hiç tanımadıkları insanlara kapılarını açtılar. Bir haftaya yakın evlerinde barındırdılar. Bir Türk olarak, o türden bir dayanışmayı sadece savaş filimlerinde görmüştüm.
-Ve en önemlisi de, radyolar o şartlarda bile mizahı elden bırakmayıp insanlara moral verdi. Sırtımızda battaniyelerle mum ışığında otururken, sex shop’ların önünde sıraya girmiş Montreallilerle yapılan söyleşilere güldük. Marketlerde mum kalmayınca, penis şeklindeki mumlara aşırı bir talep oldu.
Kanada kışının ortasında, bir hafta süren felâkette sadece 30 kişi öldü. Ölenler; inatla evini terketmeyenler, propan ısıtıcının gazından zehirlenenler ve kasksız sokağa çıkıp, kırılan dalların altında kalanlardı.
Ölenler kendi hataları, tedbirsizlikleri yüzünden, devletin korumasını kabul etmediklerinden öldüler.
Ne o elektriksiz, ısınmasız bir hafta boyunca, ne de daha sonra yetkililerden kimse Allah’dan bahsetmedi. Hiç kimsenin ‘St Laurent nehrinin intikamı’ndan bahsettiğini de duymadım. Halk “Aldın mı dersini!” diye azarlanmadı, korundu.
Yetkililer karla, buzla mücadele eder, ölümleri engellemeye çalışırken şu kararı aldılar: “Montreal daha önce böyle bir felaketle karşılaşmamıştı. Bir kez olduğuna göre bundan sonra da olabilirdi. Bu şehrin elektrik dağıtımı yeraltından yapılmak zorundaydı.”
O noktada Türk aklımızla anladık ki; ‘çöktü’ sandığımız medeniyet katiyyen çökmemiş. Yöneticiler rant peşinde değil, gerçekten insana hizmet peşinde olunca, her hizmet insanın sağlığı, rahatı-mutluluğ u ince ince hesaplanarak yapılınca medeniyet çökmezmiş meğer.
Medeniyet; doğayla itişe kakışa mücadele etmek değil, doğanın hiddetlendiği anda verebileceği zararı hesaplayıp, doğanın kurallarına göre oynamakmış. Ve medeniyet ‘doğaya boyun eğmiş, kabullenmiş bir alt-yapı’ymış meğer.
---
İstanbul’da aklına beton dökülmüş, türbanlı, AKP seçmeni, yağmacı bir kadın, kameralara “Bu mallar oruç tutmayanları malları. Bunlar bize haktır!!” diye bağırıyordu. Can Yücel sağ olsaydı, “Mal sensin hak da sana gir...gelsin” derdi herhalde.
O kadının seçtiği, iyi kötü mevcut alt-yapıyı bile insanın aleyhine çevirebilecek zihniyetteki AKPli adamlar; “Dereyi ıslah edeceğiz” dedikçe tüylerim diken diken oluyor. Dereye kinlendiler. Derenin intikamıymış... yok devenin intikamı!
Etme kardeşim! Dere mere ıslah etme! Sen bir şeyi ıslah etmeye kalkınca bilim adamını, mühendisi falan dinlemezsin, ihaleden cebine girecek komisyona bakarsın! Islah etme, bırak dağınık kalsın!
Kentsel dönüşüm diye, kendine rant alanı yaratacaksın diye eko sistemi yıktın. Bu coğrafya senin manyakça üremeni, genişlemeni kaldıramaz hale geldi. Dereyi ıslah edecekmiş! Dön kuyruğunla oynaş birader!
Bundan sonraki seçimlerde de buzdolabı yerine Zodyak bot dağıtırsın, bulgur yerine de 3G teknolojisi bilmemne...onu da artık hangi G’sine yerleştirir halkım kendisi bilir.
---
Topbaş’ın mimar, doktor diye şişirilmesine bakmayın. Orta-lise imam hatip, sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi. Mimarlık okumaya başlayana kadar formasyon tamamlanmış yani.
Ankaralılara “Mazgallarınızı temiz tutun” talimatı veren Melih’e de; Emrin başım üstüne!
Ben sokaktaki mazgalları temizleyeyim, sen de bir zahmet şu ütüleri yap. Fırındaki böreğin üstü pişince tersyüz ediver!
İşin özeti, jeofizik, maden, inşaat mühendisleri, şehir plancılarının ortak açıklamasındaydı Aziz and Azize okur: “İktidar sahipleri vicdanlarını kaybetti.” dediler.
İktidar sahipleri vicdanlarıyla birlikte ruh ve akıl sağlığını da kaybetti. Hepsi şizotipal-histrionik -narsist adamlara dönüştüler. Önce birinde başladı, yedi yılda hepsine bulaştı. Kendilerine ‘çamur tedavisi’ yazıyorum. Yatıp yuvarlansınlar. Göl laleleri!!
İlker Erdoğdu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KENDİLERİ ISLAH OLMAMIŞ DERE Mİ ISLAH OLACAK
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SEALDREAM  :: Forum bilgi :: GÜNDEM GÜNCEL-
Buraya geçin: