SEALDREAM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SEALDREAM

SANATIN SONSUZLUĞA SELAMI-DÜŞLERİNE DOKUN-AMA BÜYÜSÜ BOZULMASIN
 
AnasayfaİNTROGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 BİZ AÇILIMLA AÇILIRKEN RUMLAR KAPANIYOR

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ÖZGEYLANİ
Süper Modoratör
Süper Modoratör
ÖZGEYLANİ


Mesaj Sayısı : 603
Kayıt tarihi : 24/07/09
Yaş : 66
Nerden : MERSİN-TOROSLAR İLÇESİ

BİZ  AÇILIMLA AÇILIRKEN RUMLAR KAPANIYOR Empty
MesajKonu: BİZ AÇILIMLA AÇILIRKEN RUMLAR KAPANIYOR   BİZ  AÇILIMLA AÇILIRKEN RUMLAR KAPANIYOR EmptySalı Eyl. 22, 2009 9:37 pm

Hatırlayalım! Yunanistan Başbakan’ı Karamanlis geçtiğimiz haftalarda “Kırmızı çizgilerimizi terk etmeyiz, pazarlık konusu yapmayız bir adım geri adım atmayız” demişti. Hristofyas ise hemen aralıksız kırmızı çizgilerini her ortamda halkına ve dünyaya açıklamak için dış temaslarını başlatmıştı. Suriye, İtalya, Çin, Rusya, AB ülkeleri, Amerika... Bu dış temaslar ne ilkti ne de son. Yıllardan beri Rum Ulusal Konseyi’nin belirlemiş olduğu ilkeler giden gelen tüm Rum siyasiler tarafından yılmaksızın gerçekleştirilmek istendi! Bundan hiç bıkmadılar tıpkı geçmiş tarihte olduğu gibi!...

Peki bugün Rum Ulusal Konseyi’nin nedir kırmızı çizgileri? KKTC Devleti ilan edildikten sonra Rum konseyinin 1989 yılında aldığı kararlar yani kırmızı çizgiler nelerdi? Hatırlayın lütfen! Rum liderliği ve kilise başta “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin sözde “yasal” olduğunu ve tüm adanın “tek egemen” sahibi olduğunu ısrarla dünyaya anlatması hedef değil miydi? Bunun için yıllardır kendilerini adanın “çoğunluğu ve tek egemen halkı” görmüyorlar mı? Türkleri ise sadece bir “azınlık” olarak tanımlamıyorlar mı? Adanın bir “Helen adası” olduğunu ve bunda Türklerin egemen olarak ortak paylaşımda yer alamayacağını ifade etmiyorlar mı?

Yalnız bunlar mı? Elbette hayır! Kuzey’deki KKTC Devleti’nin gayri yasal olduğunu, Türk askerinin adada “işgalci” olduğunu ve adadan geri gönderilmesi gerektiği dünyaya anlatmıyorlar mı? Türkiye’nin garantörlüğünün kabul edilemez olduğunu ve yeni anlaşmada bunun ortadan kaldırılması gerektiğini savunmuyorlar mı?! Bunun için tek millet tek egemenlik tek uluslararası temsiliyet demiyorlar mı?!

Bunlara ilaveten, Türkiye’den 1974 sonrası gelen Türk vatandaşları yani onların tabirleri ile “yerleşiklerin” adadan geri gönderilmesini şiddetle savunuyorlar mı?! Kuzeydeki eski mülklerin Rumlara geri iadesini talep etmiyorlar mı?! Kilise, manastır gibi kültürel tarihi yerlerin kuzeyde Türkler tarafından “tahrip” edildiği iddası ile Türkiye aleyhine davalar açmaya hazırlanıyorlar mı?!

Kıbrıs’taki Türklerin kendilerini “Kıbrıslı” görmesi ve müslüman olduklarını unutmaları için ellerinden gelen her türlü yöntemi yerine getiriyorlar mı?! Başta ABD ve AB bunun gerçekleşmesi için yıllardan beri iki toplumlu etkinlikler ile halkımızın beyinlerini yıkamak için mücadele sarf etmiyorlar mı? Bu unsurlar, sözde adada Rumlar ile uzlaşı olacak diye halkımızı avutmuyorlar mı?! Tüm bu kırmızı çizgiler için değilmiydi ki Annan planı reddedilmişti? Nerede verilen sözler? Neden bunlar gündeme dahi getirilmiyor?

O halde şimdi nasıl bir anlaşma Kıbrıs Türkleri için öngörülüyor? Neden Kıbrıs Türk halkı görüşmelerde ele alınan konuların detaylarını bilmiyor! Neden halkımıza gerçekler anlatılmıyor da bizler Rum basınından anlaşma maddelerinin “bazılarını” öğreniyoruz! Öğreniyoruz öğrenmesine ama görüyoruz ki bu maddeler pek de hayra alamet değil! İşte alın son ortaya çıkan başkanlık seçiminde ortak liste önerisini! Rumların sayıca çoğunluk olduğu bir adada ortak listeden seçilecek olan başkanın devamla Rum olmasını doğuracak bu sonuç hem egemenliğimizi tehlike altına sokuyor hem de adanın Rum egemenliğinde süregelen bir hakimiyetini sağlıyor! Yani Rum hayali gerçek oluyor! Ne üzücüdür ki Devletimizin Cumhurbaşkanı ve AKP hükümeti bu öneriyi açılım olarak görerek bizi uçurumun aşağısına atmak istiyorlar! Yoksa bu da AKP’nin yeni açılımlardan birimi?!!!

İşte bakınız son Rum Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısına! Başta Hristofyas’ın öncülüğünde tam dört gün gelişmeleri ele alan konsey bir de kalkmış Türkiye’ye veto tehditinde bulunuyor ve diyor ki “Şayet bizi tanımaz, deniz ve hava limanlarını bize açmazsan, bu AB üyeliğinin sonu olur!” Vay vay Hristofyas da hiç arkasına bakmadan Türkiye’nin AB üyeliği sürecini dikkate alarak istediklerini yaptıracağını sanıyor! Tabi, AB ve diğer iç ve dış unsurlar da buna kol kanat geriyor! E Türkiye’de böyle bir “açılımcı-verici-kısaca teslimiyetçi” bir hükümet olursa...

Efendim, şimdi de adada görüşmelerin liderler arasında hızlandırılması kararı alınmış. Hedef ise 2010 KKTC Cumhurbaşkanlık seçimlerine kadar anlaşma sağlanması!

Peki nasıl bir anlaşma isteniyor? İşte Rumların önerileri Rum Ulusal Konseyi tarafından gözümüze soka soka birkez daha açıklandı! Bu talepler şöyle; 1. Türkiye “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin yasallığını ve egemenliğini tanıyacak ve ilişkilerini kuracak! Yani limanlarını önce ona açacak! 2. Türk askeri ve “yerleşikler” adadan gidecek, 3. Garantiler olmayacak, 4. Hakemlik olmayacak, 5. Çözüm iki liderin onayı ile sağlanacak...

Gördünüz mü koşulları! O halde kalkıp da “Rumlarla anlaşma için son şansımız, adada çözüm olacak, birçok konuda görüşmelerde hız kazandık, bu iş olacak” mantığından hareket edenler neden Rumların bu koşullarına hiç ses çıkarmıyorlar! Neden AKP hükümeti süreci tam gaz destekliyor ve Rumların bu dayatmalarına ses dahi çıkarmıyor! Neden Rumların milyon dolarlarca silahlanmaya harcadığı paraları gündeme getirmiyor! Neden Kıbrıs Türklerine karşı yapılan soykırımı dillendirmiyor! Neden bizim güneyde kalan mülklerimizin, sayısızca göç edilerek yaşam hakkı elinden alınan halkımızın haklarını yüksek sesle dillendirmiyorlar! Neden! Rum ise kalkıp sözde “Pontus soykırımı” diyecek, güneyde “Küçük Asya” felaketi diye mecliste karar alacak, sözde “Ermeni soykırım” anıtı açacak, yıllarca bizlerin ambargolar altında yaşamak zorunda kalmamızı sağlayacaklar, ve Türk hükümeti ve bizim Cumhurbaşkanımız bunları görmezden gelerek gerek AİHM zirvesinde gerek AB sürecinde başına başına vurulan sözde iddialara boyun eğecekler! Vay be ne adalet! Ne diplomasi!

E hal böyle olunca kısa bir süre sonra da AB Komisyonu’nun Türkiye raporu gündeme gelecek ve Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi istenecek! Ankara protokolüne vurgu yapılarak Rumların bize limanlarını aç talebi istenecek! İş yine AKP hükümetinin tutumuna kaldı! İşimiz hayli zor! Zira AKP’nin açılımları arasında Rumlara limanları açma da gündeme getirilirse işte o zaman herkes korksun! Çünkü vücudumuzdaki çobanın başı Ankara’nın elinde! Fransa bile avaz avaz haykırıyor; Türkiye’yi istemiyoruz!Avusturya, Almanya ve diğerleri de tam bir Türkiye aleyhtarı! Ama bunu ne duyuyorlar ne de görüyorlar! Çünkü oyun başka! Oyunun hedefi Lozan! Hedef KKTC! Yani tüm Türk ulusunun egemenliği!

Bize de kalkıp hedef AB üyeliği, çözüm diyorlar hem de hiç utanmadan! İyi güzel hoş da nasıl bir üyelik öngörülüyor! Düşünün efendiler! Ne diyeyim söylenecek söz çok olsa da son olarak; Yılana yumuşak diye el sunanlar işin sonunda neye uğradıklarını anlayacaklardır!Anlayana...

20 Eyl. 09---17:06
Emete GÖZÜGÜZELLİ
www.aysekocaturk.com
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
BİZ AÇILIMLA AÇILIRKEN RUMLAR KAPANIYOR
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SEALDREAM  :: Forum bilgi :: GÜNDEM GÜNCEL-
Buraya geçin: