SEALDREAM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SEALDREAM

SANATIN SONSUZLUĞA SELAMI-DÜŞLERİNE DOKUN-AMA BÜYÜSÜ BOZULMASIN
 
AnasayfaİNTROGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 BOŞANMAYLA İLGİLİ HUKUKİ MADDELER

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MAVERİK
Süper Modoratör
Süper Modoratör
MAVERİK


Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 24/07/09
Yaş : 54

BOŞANMAYLA İLGİLİ HUKUKİ MADDELER Empty
MesajKonu: BOŞANMAYLA İLGİLİ HUKUKİ MADDELER   BOŞANMAYLA İLGİLİ HUKUKİ MADDELER EmptyÇarş. Eyl. 22, 2010 10:29 pm

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
Kanun No. 4787 Kabul Tarihi : 9.1.2003
Amaç ve kapsam
MADDE 1. — Bu Kanunun amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir.
Bu Kanun, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsar.


Aile mahkemelerinin kuruluşu

MADDE 2. — Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.


Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.
Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur.
Aile mahkemeleri hâkimlerinin nitelikleri ve atanmaları


MADDE 3. — Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adlî yargıda görevli, evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve tercihan aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hâkimler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır.


AİLE MAHKEMELERİNİN GÖREVLERİ


MADDE 4. — Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:


1. 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,


2. 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,


3. Kanunlarla verilen diğer görevler.
Aile mahkemeleri bünyesinde bulunan uzmanlar


MADDE 5. — Her aile mahkemesine,


1. Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek,


2. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek,


3. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak,


Üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
Bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukukî veya fiilî herhangi bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır.


Bu uzmanlar, 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hâkimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir.
Koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler


MADDE 6. — Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda:


1. Yetişkinler hakkında;


a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,
b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,
c) Resmî veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye,
d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye,


2. Küçükler hakkında;
a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,
b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmî ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,
c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahallî idareler, kamu iktisadî teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye,Karar verebilir.
Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesi uygulanır.


Usul hükümleri


MADDE 7. — Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.


Bu Kanunun uygulamasında, vesayet makamı olarak aile mahkemesince verilen kararlara karşı, Türk Medenî Kanununun 397 nci maddesinde belirtilen denetim makamı görevi, varsa bir sonraki numaralı aile mahkemesince, yoksa o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, asliye mahkemesi derecesinde başka mahkeme yoksa en yakın yerdeki aile mahkemesi veya 2 nci maddenin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen Asliye Hukuk Mahkemesince yerine getirilir.


Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medenî Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
Kadrolar


MADDE 8. — Adalet Bakanlığı taşra teşkilâtında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13.12.1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine eklenmiştir.


Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler


MADDE 9. —

1) 14.1.1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "Sulh Hâkimi" ibaresi "Aile Mahkemesi Hâkimi" olarak değiştirilmiştir.
2) 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı alt bendi (5) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilmiştir.
4. Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkeme veya hâkime verilen işleri,


GEÇİCİ MADDE 1. — Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.


Yürürlük
MADDE 10. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.


Yürütme
MADDE 11. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.




BOŞANMA NEDENLERİ GENEL OLARAK AŞAĞIDA GÖSTERİLMİŞTİR:

1-Zina nedenine dayalı boşanma
a- Evli olmak
b- Cinsel ilişki,
c- Kusurlu olmak,


2-Cana Kast ve Pek Fena Muamele


3-Cürüm ve haysiyetsizlik nedeniyle boşanma
a-Yüz Kızartıcı bir suçun işlenmesi
b-Haysiyetsiz hayat sürmek


4-Akıl Hastalığına dayalı boşanma
A) Eşlerden birisinin evlendikten sonra akıl hastası olması ve Uzman doktor raporuna göre belirlenmesi
B) Hastalığın tedavisinin mümkün olmaması
C) Hastalığın en az 3 yıl sürmesi
D) Akıl hastalığı yüzünden evliliğin diğer eş yönünden çekilmez bir hal alması gerekir.


Önemli: Bu davada akıl hastası olduğu iddiası nedeniyle eşin dava ehliyetinin olup-olmadığının belirlenmesi için Sulh Hukuk Mahkemesine müzekkere yazılarak Vasilik kararının alınması gerekir. Bu süre içinde dava Bekletici Sorun yapılmalıdır.


5-Terk nedenine dayalı boşanma(MK-164)


6-Geçimsizlik nedenine dayalı boşanma(MK 166)
a)MK - 166/1
b)MK -166/2
c)MK - 166/3 (Anlaşmalı Boşanma)
d)MK - 166/ SON
Sevgili Hukukçular bu sayfada sadece uygulamada en çok karşılaşılan son iki boşanma nedeni anlatılacaktır. Diğer Boşanma nedenleri açıklanmayacaktır.



YENİ MEDENİ YASASI'NDA Kİ TERK NEDENİNE DAYALI BOŞANMA MADDESİ:

Madde 164.- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır.Ancak boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.


* Terk mutlak boşanma nedenidir.
* Eşlerden birisi geçerli bir sebep olmaksızın evini terkeder ve 6 ay süre ile ayrılır ve evine dönmez ise diğer eş terk nedenine dayanarak boşanma davası açabilir. Bu süreyi İHTAR ÖNCESİ ve İHTAR SONRASI süreler olarak ikiye ayırmak gerekir.(Aşğ.Bkz.)
* Terk için geçerli neden ilelebet devam edemez ,makul bir süreden sonra haklı neden kalkar.
* Evi terk eden eş evlilik birliğini devam ettirmeme kastı altında evi terk etmelidir.
O halde Eş bu kast altında evi terk eder ise DİĞER EŞ NE YAPMALI ?
Diğer Eş Eğer samimi olarak evliliğin devamını istiyor ise hemen ihtar çekmek sureti ile işe başlamalı.
Pe ki ihtar nedir ve nasıl çekilir? Şekil şartı ve süre aranır mı ? Evet aranır:


İ H T A R:
* Önemli:İhtar samimi bir arzunun ürünü olmalıdır. Boşanma aracı olarak kullanılmamalıdır. Aksi ispat edildiği takdirde örneğin ihtardan sonra davet eden eşin “eve döndüğün takdirde seni öldürürüm.” gibi tehdidin varlığı ispat edilirse bu ihtar geçersizdir.(Hakimlik Mesleği burada önem arzetmektedir )


İHTAR NEDİR?
* İhtar nihai bir karar değildir. Bu nedenle başlı başına temyiz edilemez. Kesindir.
* Değişik iş defterine kaydı yapılmalıdır.
* İhtarda harç alınmaz.
* Duruşma yapılmaz.
* İhtar vekile yapılamaz.
* Eş yurt dışına gitmiş ise yine ihtar istenilen şartlar içerisinde yurt dışına gönderilmelidir.
* Davacı olan yani ihtar çeken Eş yurt dışında ve terk eden eş Türkiye ye gelmiş ise Davacının Yurt dışında daimi işçi olduğu ve kendi ve terk eden eşin ikametinin orada bulunduğunu belgelerle ispat eder ise ihtar kararı verilmelidir.


GÖREV:Asliye Hukuk Mahkemesi


YETKİ: Her yerden çekilebilir. Çünkü ihtar bir dava değildir.


İHTARDA NELER BULUNMALIDIR ?


* İhtarda eşin davet edildiği evin açık adresi mutlaka gösterilmelidir.İ.BK.
* Eşin hangi süre içerisinde eve döneceği mutlaka gösterilmelidir.
* 2 aylık süre içerisinde eve dönülmemesi halinde hakkında boşanma davası açılacağı mutlaka yazılmalıdır.
* Evi tereden eşin eve dönerken yapacağı,yol ve yeme-içme vb. masrafların miktarı ihtarda gösterilmelidir.
* Önemli: Yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmelidir.


HAKİM İHTAR TALEBİ ÜZERİNE NE YAPMALIDIR?
* Hakim hiç bir inceleme yapmadan evrak üzerinde yukarıda ki bütün şartları araştırıp ihtara karar vermelidir.
* Önemli:İhtardan önce yada ihtar süresi içerisinde terkeden eş tarafından açılmış bir tedbir nafakası davası ihtar süresi içerisinde kabul edilmiş ise ihtar geçersiz olur.


İHTARDA SÜRE NEZAMAN İŞLEMEYE BAŞLAR?

* Kural olarak süre ihtarın eşe tebliğ edildiği günden itibaren başlar. Ancak eğer yol parası ihtardan daha sonra eşe ulaşmış yada bu paranın alınmasından imtina edilmiş ise artık bu tarih esas alınmalıdır.
* İhtar tebligat kanununa uygun yapılmalıdır.


SÜRE NE KADARDIR?


T e r k T a r i h i İ h t a r T a r i h i D a v a T a r i h i
|__________________________|_______________________________|
Dört ay ( İhtar için beklenecek süre) İki ay (Dava açmak için beklenecek süre)


A-İhtar öncesi dört aylık süre: Terk tarihinden itibaren en az dört ay geçtikten sonra ihtar çekilmelidir. Bu süre dolmadan çekilen ihtar geçersizdir. Bu süre ise beklemek için geçerli olan en az süredir. Hakim re’sen bu süreyi araştırmalıdır.
* Sürenin belirlenmesine esas olmak üzere için fiili ayrılığın belirlenmesinde tanık dinlenmelidir.
* Fiili ayrılık kesintisiz sürmelidir. Kısa süreli de olsa bir araya gelindiği saptanırsa ihtar geçersizdir.
* Her bakımdan Bağımsız Konutun sağlanması gerekir. Bağımsız konuttan ne anlaşılmalıdır?


a) Sosyal ve ekonomik açıdan oturulabilecek özellikte bir ev olmalıdır. (tuvalet,banyo,mutfak vb. olmalı , gerekirse keşif yapılmalıdır.)


b) Konutun iyi niyet esaslarına göre seçilmesi gerekir. Yani konutu hazırlayan eş kendi çalıştığı iş yerinin bulunduğu yerde (şehir) konutu hazırlamalıdır. Ayrı ayrı şehirlerde ise kocanın iyi niyetinden söz edilemez. Çünkü evlilikte asıl olan eşlerin birlikte yaşamalarıdır.


c) Davet edilen evde anne-baba,kardeş davet eden eşle birlikte kalmamalıdır. Birlikte kalıyor iseler bağımsız konuttan söz edilemez. Kocanın önceki eşinden olan çocuğu reşit ve aynı evde kalıyor ise yine bağımsızlıktan söz edilemez. Ancak çocuk reşit değil ve babanın bakma sorumluluğu ve zorunluluğu (yasal olarak) var ise bu durum konutun bağımsız olmasını etkilemez. Uygulamada anne-baba aynı apartmanda ancak ayrı dairelerde oturuyor ancak yemeği düzenli olarak birlikte yiyor ve sadece yatmadan yatmaya kendi evlerine gidiyor iseler bu konut bu şartlar halinde bağımsız değildir. İhtarın geçerli olması için bu şekilde ki aile içi uygulamadan vazgeçildiği açıkça belirtilmelidir. Ancak bu durumun ihtardan sonra varlığını ve devam ettiğini ispat terk eden eşe düşer.


* Terk eden eş yasal süre içerisinde eve geldiğini ve evin bağımsız olmadığını yada kapının kapalı olduğunu iddia ediyor ise bunu ispat etmelidir.


B) İhtar sonrası iki aylık süre: Davet eden eş ihtarda açıkça belirttiği 2 aylık süre dolduktan sonra davasını açmalıdır. Bu süre en az olan süredir. Davacının bu süre dolduktan sonra istediği bir tarihte dava açma hakkı doğar.


* İhtardan sonra söz konusu olan bu ihtarda bir eksiklik olduğu anlaşılır ise ikinci ihtarın gönderilmesi için belirlenen sürenin beklenilmesi gerekir.
* Terk eden eş bu iki aylık süre içerisinde haklı bir nedeni yada mazereti olduğunu ispat edemez ve bu süre dolduktan sonra örneğin 65 gün sonra konuta dönerse davacının dava açma hakkını ortadan kaldırmaz.
* Terke dayalı boşanma davası her iki eşe de tanınmıştır. Karı da bu nedene dayalı olarak ihtar gönderip dava açabilir.
* Davada ,herkes genel kural gereği iddiasını ispat etmek zorundadır.
* Davalı eve dönmemekte haklı olduğunu ispat etmelidir.


Bu Pratik Bilgiler, Kaynak Sönmez Hukuk sitesinden alınmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
BOŞANMAYLA İLGİLİ HUKUKİ MADDELER
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 2008 DE YAZILAN SAVCI ZEKERİYA ÖZ LE İLGİLİ SAVLAR!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SEALDREAM  :: HUKUK-
Buraya geçin: