Benim adım kadın
Gecenin gündüzden sakladığı sırları leylin koynundan devşiren casus kimdir deseler, şüphesiz ben diyeceğim usulca…
Onulmaz yaraları açan bedbaht kim, kötürüm hastaları ayağa kaldıran tabib-i hazık kim deseler yine beni bulacaklar karşılarında.
Mehlikadır benim adım, bir yanım aydınlık iken, karanlıktır diğer yanım.
Tebessümü ile çağları aşan, asırları hayran kılan Monalisa ben, kafiye kafiye okunan Monarosa yine ben.
Kanuni bendim, bana Hürrem dediler. Yedi kilitle kilitlenen Yusuf bendim, adımı Züleyha verdiler.
Aşk kelimesinin mahreçleri benim ile vardı kemale, İsm-i vedudun andelibiyim başlar üstünde.
Yazdıran bendim, adımı yazılan koydular. Bir vasıta idim, adımı gaye-i hayal koydular. Gerçek şu ki aşıkların gönüllerinde mızrap olmasaydım hiç, inci misal kelimeler süzülür müydü sadırlarından?
Benim adım kadın. Geceden süzüldüm Leyla oldum, billur bir zeminde yürüyüp Süleyman’a vardım Belkıs oldum. Ferhat’a dağları deldirme havlini ilham eden Şirin bendim.
İsyanın adı idim firavunun karşısında, Gücümü, incimat ederek demiri parçalayan suyun letafetinde gizledim.
İmanın ilk burcu oldum son peygamberin yanında. İnancımı Hira’nın kuytusundaki serinlikten devşirdim.
Benim adım kadın.
Gün geldi başlar üstünde taşındım, gün geldi ayaklar altına alındım. Kah cadı denip yakıldım, zerrelerimle havaya uçuştum; kah toprağa gömüldüm, goncalara karıştım.
Bir ah oldu çığlığım, dua dua yükseldi evçlerin evcine, iniltime teselli olarak cennet ayaklarım altına serildi. efendiler efendisinin diliyle 'cennet annelerin ayakları altındadır.' denildi.
Riyanın süslü elbisesiyle arz-ı endam edebilirken, validelik şefkatiyle hiçlik hırkasına büründüm, ihlas libasına soyundum. Öyle bir anne oldum ki Ruhu’l kudüs’ten aldığım müjde ile “hay” sırrına ulaştım.
Celal ve cemal dengesinin cemal kanadıyım.
Benim adım kadın, yeryüzündeki tüm güzel şeylerle anıldı adım.
Savaşlar başlatıp savaşlar kesen, vezir eden, baş kestiren, bal damlatıp ağu süzdüren “söz”, hep, ilk benim dilimden dökülen sözdür.
Benim adım kadın, gönülleri has bahçe yapan ben, yüreklere baykuşları perdedar kılan yine ben.
Havva olduğumdan sonra alınıp satıldım, ülkelere sultan yapıldım. Kur’an ile gerçek anlamıma ulaştım.
Gün geldi Tuba meyvesi verdim. Gün geldi pek cezbekar zakkum çiçeğini açtım. Cemiyet hayatının temeli bendim, kökleri kesen baltası da ben oldum.
Size bir hakikati itiraf edeceğim; aya benzer bir yanım; biraz karanlık, biraz da aydınlığım… nice sözler söylense de üzerimde, kendime bile bir parça yabancıyım. Çözülmez bir muamma gibiysem de bazen, çoğu kez billur sudan farksızım. şefkat sunağıyım ama en ziyade şefkate muhtac olanım. Bir şakayık kadar aciz ben iken, nene hatunlarla kahramanlığın diğer adıyım.
Olabildiğince sade, olabildiğince yalın: Benim adım; kadın…
(alıntıdır)