M. Emin Koç 
70 milyonluk Türk milletinin yüzde 5’lik kesimi dışındakilerin bir lokma ekmeğe, milyonlarca yiğitlerin bir kuru soğana muhtaç duruma düştüğü AKP iktidarında, bir de ne görelim…
5–6 sene önce ayaklarına çarık bulamayan yakın geçmişin meydan “mücahid”leri, AKP iktidarının 3–5 yılında, Türkiye’nin ilk 500 zengini arasına girdiler!
İstanbul’un iki odalı gecekondularında 9 nüfus aynı yatakta uzanıverenler, bir anda “mücahitlikten müteahhitliğe” geçerek, rezidansları beğenmez oldular.
Yumurtacılıktan ilk 500 zengin arasına giren var!
Mısır taneleri sayarak veya sütlü mısırı bardaklayarak ilk 500 zengin arasına tırmananlar var!
Takasını şu kadar bin grostonluk gemiye çevirerek ecnebi adalarına, Kanadalara, Amerika kıtası ve mücavir alanlarına kapak atanlar, oralardan ilk 500’e zıplayanlar var! Kimisi bakanın oğlu, kimisi vekilin… Kimisi iktidar yandaşı, kimisi beslemesi...
Allah versin! Gözü kalanın gözü çıksın! “Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış…”; o kabilinden değil, bu Türkiye tablosunu aktarmam…
Kurban olduğum Allah’ın “yürü kulum” dediklerine, zaten kimsenin sözü olamaz!
Asıl mesele, ABD’nin yürü kulum dedikleri… AB’nin yürü kulum dedikleri… IMF’nin yürü kulum dedikleri… Vatikan’ın yürü kulum dedikleri!
Sözüm, Türk milletinin bağımsızlığını, vatanını, KKTC’sini, Kuzey Irak’taki kırmızı çizgilerini, yer altı ve yerüstü kaynaklarını, Cumhuriyet mirası en kârlı işletmelerini, medeniyet değerlerini, imanını ve İslam’ını ecnebiye peşkeş çekerek ve istismar ederek ikbal ve istikbal edinenleredir!
Ecnebilerin emir erleri, ABD, AB, Vatikan ve IMF’nin kapı kullarına sözüm…!
Türkiye’deki bu vahim vaziyeti, meşhur Ekonomik Tetikçi’ye sordum, Prof. Dr. John Perkins’e… Dünya Bankası ve Beyazsaray’ın ekonomi başdanışmanlarından! Kendi ifadesiyle yıllarda, Asya ve Afrika’da “ekonomik tetikçilik” yapmış, milletleri sömürmüş, devletleri batırmış biri… Yaptıklarını belgeleriyle itiraf ederek, bir nevi günah çıkartmaya, vicdanını rahatlatmaya çalışıyor!
Perkins’i, ilk defa BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, V. Uluslar arası Sosyal Devlet–Milli Devlet Kongresi’nde tanıtmıştı. Küresel oyunların nasıl oynandığını, milletlerin nasıl sömürüldüğünü ve devletlerin nasıl batırıldığını, onun kaleminden aktarmıştı.
Prof. Dr. Perkins, “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları–2 / Ekonomik Tetikçiler, Çakallar, Dünya Bankası ve IMF – Şirketokrasi ve Ondan Kurtulmanın Yolları” adlı ikinci eserinde, Türkiye’nin vahim vaziyetine dair net bilgiler veriyor; kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit diyor!
Sair sömürülen ülkelerde görüldüğü üzere, ülkemizde türeyen yeniyetme ilk 500’lük iktidar yandaşı zenginler, iktidarın serencamı ve eko–politik vaziyetimize dair bakın ne somut işaretler veriyor:
“Dünya Bankası’ndan ve kardeş organizasyonlarından gelen fonları görünüşte yoksul halklara yardım etmek için, ama gerçekte varlıklı insanların çıkarlarını ön planda tutarak aktardık. Bunu yaparken sıkça izlediğimiz yol, ticari kuruluşlarımızın göz diktiği (petrol ve madenler gibi) kaynaklara sahip, gelişmekte olan bir ülke belirleyip çok büyük miktarlarda borçlanmasını sağlamak ve harcayacağı paranın çok büyük kısmını bizim kendi mühendislik ve inşaat firmalarımıza (bu arada birazını da ülke içinde bizimle işbirliği yapan) kişilere yönlendirmekti… Sürecin bir aşamasında ekonomik tetikçiler olarak ülkeye geri dönüyor ve katkılarımızın bedelini istiyor, bunu ucuz petrol, kritik BM kararlarında yandaş oy, ya da askerlerimizin Irak gibi yerlerde desteklenmesi olarak tahsil ediyorduk…
Dünya Bankası, gerçekte “dünya bankası” değil, ABD’nin bankasıdır. Tıpkı onun en yakın çalışma arkadaşı konumunda olan kardeş kuruluşu IMF gibi… Dünya Bankası başkanını da ABD atar.
ABD, bir küresel sömürü imparatorluğunun tüm karakteristik özelliklerine sahiptir…
– ABD, dünya nüfusunun yüzde % 5’inden azına sahiptir; ama dünya kaynaklarının yüzde 25’ten fazlasını tüketir. Bu da sömürüyle gerçekleştirilir.
– Her ne kadar (ABD) imparatorluğu (ekonomik tetikçilerin katılımıyla) ekonomi temelli olsa da, (sömürülen ve sömürülecek olan) dünya liderleri başka yaptırımların yetersiz kaldığı anda (Irak’ta olduğu gibi) ordunun devreye gireceğini bilir…
– ABD, her ne kadar ülkeleri doğrudan vergilendirmese de ve dolar milli para birimlerinin yerine resmen geçirilmese bile, şirketokrasi gizli bir vergi sistemi dayatır. Nitekim böylece dolar dünya ticaretinin standart para birimi haline gelmiştir…
Sözünü ettiğimiz (sömürü) imparatorluğu, tıpkı bir hükümdar gibi ve eşgüdüm içinde davranan bir grup insanın denetimi altındadır. Bunlar hükümetle iş dünyası arasında “döner kapı” gibi iki yana da açılarak çalışan bir sistem oluşturmuştur. Siyasi kampanyaları ve medyayı fonlar aracılığıyla finanse ettiklerinden, seçimle gelinen görevlere yerleşen kişileri ve bize verilen bilgileri denetim altında tutarlar…” (Bkz. Prof. Dr. J. Perkins, Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları–2 / Ekonomik Tetikçiler, Çakallar, Dünya Bankası ve IMF – Şirketokrasi ve Ondan Kurtulmanın Yolları, Önsöz bölümü, April Yay, Ankara).
İşte ABD, AB, Vatikan ve IMF’nin “Yürü kulum!” dedikleri bunlar! Anlayana sivrisinek saz… 
