SEALDREAM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SEALDREAM

SANATIN SONSUZLUĞA SELAMI-DÜŞLERİNE DOKUN-AMA BÜYÜSÜ BOZULMASIN
 
AnasayfaİNTROGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 KÜRT SORUNU MU YOKSA PKK SORUNU MU ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ÖZGEYLANİ
Süper Modoratör
Süper Modoratör
ÖZGEYLANİ


Mesaj Sayısı : 603
Kayıt tarihi : 24/07/09
Yaş : 66
Nerden : MERSİN-TOROSLAR İLÇESİ

KÜRT SORUNU MU YOKSA PKK SORUNU MU ? Empty
MesajKonu: KÜRT SORUNU MU YOKSA PKK SORUNU MU ?   KÜRT SORUNU MU YOKSA PKK SORUNU MU ? EmptyCuma Tem. 24, 2009 7:16 pm

Başbakan Erdoğan son noktayı koydu: “Adına ne derseniz deyin; ister Kürt sorunu deyin, ister Kürt açılımı, bu iş hallolacak.” Peki Başbakan Erdoğan daha adını bile koyamadığı ya da koymaktan çekindiği bir konunun çözümünü nasıl gerçekleştirecek? Acaba Başbakan Erdoğan; Türkiye’nin sorununun ne olduğunu tam olarak bilmediği için mi isminde kararsızlık yaşıyor, yoksa sorunun “Terör Sorunu” olduğunu söylerse bir takım çevrelerce aforoz edilmekten mi çekiniyor?



Türkiye’nin sorunu terördür. Terörle mücadele etmek ise hükümetlerin görevidir. Başbakan Erdoğan’ın ve halkın kafa karışıklığı; öteden beri gelen yanlış bilgilendirme ve hatalı söylemler nedeniyledir. Sorunun ismini doğru koyduğunuz zaman; atacağınız adımlar da şekil bulur. Ancak iç ve dış baskılar nedeniyle adı “Terör” olan soruna; insanların katledildiği, Mehmetçiğin şehit edildiği, bebeklerin kurşunlandığı, işyerlerinin yağmalandığı, okulların bombalandığı, öğretmenlerin, hemşirelerin, doktorların, mühendislerin kaçırılıp ırzına geçildiği, tarlaların yakıldığı gibi bir çok gerçek göz ardı edilip “Kürt Sorunu” veya “Kürt Açılımı” derseniz; çözümü yanlış yerlerde, yanlış kişilerde ararsınız.



Eğer soruna “Terör” değil; “Kürt Sorunu” veya “Kürt Açılımı” derseniz; Türk Ordusunun gerçekleştirdiği haklı vatan savunması; PKK’lı teröristlere karşı değil, Kürtlere karşı yapılan tek taraflı haksız bir saldırı olarak algılanır ve gerek içeride gerekse dışarıda “PKK silah bıraktığı halde Türk Ordusu saldırılarına devam ediyor” diyerek yandaş bulunması sağlanır.



Türkiye terör sorunuyla, iki koldan koordineli bir şekilde mücadele etmek zorundadır. Bu mücadelede iki unsur vardır: birincisi askeri unsur ki bu “Terörist” ile yapılan silahlı mücadelenin adıdır. İkincisi ise siyasi unsurdur. Bunu da “Terör” ile yapılan sosyal, siyasal ekonomik ve eğitimsel mücadele oluşturur. Yani asker; terörle değil, teröristle mücadele eder. Terörle mücadele; hükümetin görevidir.



Dediğim gibi; her iki mücadele unsuru birlikte hayata geçirilmelidir. Eğer Türk Ordusunu, teröristle mücadelesinde yalnız bırakır, hükümet olarak terörle mücadele etmezseniz, “Askeri mücadele ile bu iş çözülmez, asker bölgeden çekilsin” söylemlerine cevap veremezsiniz. Oysa çözümün iki kanadı; yani asker ve hükümet geçmişte olduğu gibi uyum içerisinde terörle mücadele etse; 8 yıl önce bitme noktasına gelen PKK terörünün kökü kazınır. Ancak geçtiğimiz 8 yıl boyunca AKP hükümeti, kendi ordusunu teröristle mücadele konusunda yalnız bıraktığı gibi; aynı zamanda terörle mücadele konusunu da rafa kaldırdığı için; PKK terörü hortlamış ve ülkemizin üzerine karabasan gibi çökmüştür. Türk Ordusu yalnız bırakıldığı bu mücadelede; şehitler vererek yılmadan mücadele ettiği halde hükümet; ekonomik, sosyal ve diplomatik hiçbir adım atmamış, aksine sorunun adını “Açılım” olarak değiştirerek başka bir boyuta kaydırmıştır.



Teşhisi yanlış koyarsanız; tedavide başarılı olamazsınız. Malum gazetelerin malum köşe yazarları ile bir kısım milletvekilinin iddia ettiği gibi; Türkiye Cumhuriyetinin terörle mücadelede başarısız olduğu yalandır. Aslında; Türkiye Cumhuriyetinin sadece PKK ile mücadele ettiği de yalandır. Türkiye Cumhuriyeti; Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Ermenistan, Rusya, Suriye, Irak, İran ve aklınıza gelebilecek diğer bir çok ülkenin birlikte veya ayrı ayrı destek verdiği PKK terörü ile mücadele halindedir. İşte tüm bu ülkelerin desteğini almış PKK terörü ile mücadelede; 8 yıl öncesine kadar hükümetlerin TSK’ya verdiği destek ile başarı sağlanmıştı.



Bugün sorunun adını yiğitçe “Terör” sorunu koyabilir, bir zamanlar Suriye’ye yapıldığı gibi Irak’a da “Tüm diplomatik yolları kullandık ya PKK’lıların ülkenizde barınmasının önüne geçersiniz ya da biz geçmesini biliriz” notası verilirse, içeride de başta eğitim olmak üzere sosyal ve ekonomik önlemler alınır ve teröristle mücadelesinde TSK’ya destek sağlanırsa; aynı başarı tekrar elde edilir.



Gelelim “Muhatap” meselesine. Dediğim gibi teşhis yanlış konduğu için, tedavide kullanılan ilaçlar da yanlış seçilmektedir. Eğer soruna gerektiği gibi “Terör Sorunu” olarak bakarsanız; terörün kaynağı olan kişi ve onun siyasi partisi, muhatap alınacaklar listesinde son sırada yer alır. Zira terörün ana kaynağını muhatap almak; teröristlerin isteklerini kabul etmekle eş anlamlıdır. PKK terör örgütü elebaşısı; kendisini Kürtlerin hamisi, DTP’yi de Kürtleri temsil eden parti olarak görmektedir. Oysa gerek Öcalan’ın ve gerekse AKP’li milletvekili İhsan Arslan’nın PKK için sarf ettiği “Zulme karşı verdiği mücadele sonunda halkın mazlumiyetinin yanında ve onun yegane koruyucu ve destekçisi konumuna giren gerilla hareketi, bu imajı ile bölge halkının gözünde muteber bir kişiliğe sahip olmuştur” cümlesinin temelini oluşturan “DTP ve PKK Kürtleri temsil etmektedir” düşüncesi doğru olsaydı; 2002 seçimlerine DEHAP ismi ile giren DTP; %6,14 oy alarak baraj altı olmaz, 2004 yerel seçimlerine hem de 6 ittifakla girdiği halde, hedeflediği 15 il belediyesinin sadece 5’ini almaz ve AKP’ye karşı büyük bir yenilgi yaşamazdı. DTP’nin son yerel seçimde bölgeden tulum çıkarmasının nedeni; halkın PKK’yı ve DTP’yi “Hami” olarak görmesi değil; hükümetin gösteremediği “Devlet otoritesi” nedeniyle, PKK’ya karşı duydukları korku ve alternatif eksikliğinden kaynaklanmaktadır.



Soruna “Terör” değil de “Kürt Sorunu” derseniz eli kanlı katil Öcalan’ı ve onun siyasi uzantısı partilileri; Kürtlerin yüzde 80’ninden çoğu “Hami” olarak kabul etmediği halde meşrulaştırırsınız. Eğer Öcalan’ı muhatap alarak halkın tepkisini çekmekten korkarsanız, bu sefer DTP’nin size göstereceği muhatap; Barzani ve Talabani olacaktır. Zira DTP’lilerin bunlara olan yakınlığı gizli değildir. Zaten Barzani ve Talabani de bu yakınlığı gizlememekte; AKP’ye “PKK’ya genel af çıkartın, dağdakileri indirin” diye direktif verebilmektedir.



Bugün kesin rakamlar belli olmamakla birlikte Türkiye’de yaşayan 8 milyon Kürt nüfusun 5 milyonunun Türklerle evlendiği bilinmektedir. Kürt ve Türklerin; kendi aralarında husumetin olmadığı, kız alıp verdiği, barış içerisinde, sorunsuz bir şekilde yaşadığı bir ülkede; soruna “Kürt Sorunu” demek ne kadar mantıklıdır? “Kürt Sorunu” sözü; PKK’ya ve onların siyasi uzantısı olan partililere aittir. O yüzden “Adına ne derseniz deyin” gibi bir açıklama yapmak gaflettir. Çünkü düpedüz “Terör” olan sorunun ismini “Ne koyarsanız koyun” diye açık bırakırsanız; Türkiye’yi güçsüz bırakmak adına yıllardır emperyalistlerin desteğini alan PKK’nın ve onu “Özgürlük Savaşçısı” tanımı yaparak meşrulaştıranların muhatap alınmasına neden olursunuz. Bu da; PKK terörünün isim ve şekil değiştirmesine; ancak asla engellenememesine, aksine sorunun daha da derinleşmesine neden olur.



ŞEBNEM ÖZBEK

24.07.2009



--
http://www.sebnemozbek.net/

YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ...
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ...

ŞEBNEM...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KÜRT SORUNU MU YOKSA PKK SORUNU MU ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» DERSİM İSYANI MI YOKSA KATLİAMI MI?
» ÇARŞAF DiNİN EMRİ Mİ YOKSA GELENEK Mİ?
» LOZAN DA KÜRT MEKTUBU
» 1915-1919 MU YOKSA 1915-1923 MÜ?
» KÜRT ÇALIŞTAYI VE"12" AKIL DAĞITICI-KİME?AKILSIZLARA

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SEALDREAM  :: Forum bilgi :: GÜNDEM GÜNCEL-
Buraya geçin: